Masalcı konuşuyor: Paritekenas, uzamsız bir şekilde, İnsanoğluyla girift ve karmaşık ilişkiler içerisinde, boşluk ükesinde (Spacia) yaşayan bir 'Sipasiyan'dı. Sipasiyanlar bir kere ortaya çıktıklarında insandan bağımsızlaşıyorlar, ancak yaşamlarını tümüyle onlara bağımlı olarak sürdürebiliyorlardı. Bu durum size çelişkili (paradoksal) hatta zıtların birliği anlamında imkansız (oksimoron) dahi görünebilir ama birlikte ilerledikçe birbirimizi daha iyi anlayacağımızı düşünüyorum.
Sipasiyanlar, İnsanoğluna göre oldukça farklı özelliklere sahiptiler. Örneğin yeme içme, beslenme, su, barınma vb gibi gereksinimleri yoktu. Hatta havasız da yaşayabilirlerdi. Hiçbir yere konmadan sürekli havada kalabiliyor, çok hızlı hareket edebiliyor (ışıktan hızlı) ve ölmüyorlardı. Onlar için ölüm, insanlığın hafızasından çıkmak ve kaybolmaktı.
Aslında buna unutulmak demek daha doğruydu. Aradan ne kadar zaman geçmiş olursa olsun insanlar isterlerse bulabildiklerini tekrar canlandırabiliyorlardı. Gerçek ölümleri başka bir Sipasiyan onları öldürdüğünde yani geçerlilikleri kalmadığında oluyordu.
Hiçbir şekilde cinsiyetleri olmadığı gibi, bundan dolayı seks yaşamları da yoktu ancak insanlar onları kendi yaşamlarında (seks dahil) kullanabiliyorlardı. Peki bunların çocuk yapma ve çoğalmaları nasıl gerçekleşiyordu? Bunun birçok yolu vardı: Sayılacak olanlarla sınırlı olmamakla beraber, genel olarak: hayal etme, sorgulama, öğrenme, tartışma ve eleştiriler yeni bebeklerin, çocukların doğmasına neden olabiliyor; keşif ve buluşlarla veya bunun tersiyle oluşabiliyor ya da hiç yoktan ortaya çıkabiliyorlardı.
Sözlüklerin de "yalan"da yoktu. Dolayısıyla yalan söylemeyi bilmiyorlardı. Bu onların her söylediğinin doğru ya da gerçek olduğu anlamına gelmiyordu ama sekste olduğu gibi yalan konusunda da insanoğlu onları kullanabiliyordu.
Ses, söz, sembol, simge, yazı gibi konu neye uygunsa o şekil içerisinde vücut bulabiliyorlar, düşünceler, fikirler, idealar, mitler, tarih, felsefe, mantık, bilim, edebiyat, literatür, sanat ve bunun gibi topluluklar halinde ve aslında her birinde ayrı ayrı ve hepsinde içiçe geçmiş halde yaşayabiliyorlardı. Çok esnek, süratli ve yerine göre de dayanıklıydılar. Bir beyinde aniden ortaya çıkıp yıllarca kendilerini hiç göstermeden yaşayabilirlerdi.
Paritekenas burada söze girdi: Ben aslında Camcosman'a ziyarete gelmiştim ama daha önce Sizi gördüğüme de açıkçası memnun oldum. Ben Camcosman'ı çok seviyorum. O çok nazik, düşünceli, açık zihinli ve zarif bir insan. İyi bir dinleyici ve uzlaşma kültürünü içselleştirerek konuları kişiselleştirmeden tartışabilen ve gerçeği bulabilmek için çok çaba sarfeden bir birey.
Onlar Camcosman hakkında küçük bir sohbete başlamışken Camcosman kendi küçük camcı dükkanında çok sevdiği eşine yeni bir şiir yazma gayreti içerisinde çabalıyordu. Aslında bu konuda çok iyi olduğu söylenemezdi ama o, ruhunu beslediği düşüncesiyle, , bu şiir denemelerine fırsat buldukça başvuruyordu.
" Her akşam gönlümde bir sevgi mum'u yanar,
Her tan vakti ruhumda yeni bir çiçek açar,
Bıraktığın yerdeki belki de başkasıdır,
Artık başka bir dem de, başka bir alemdeyim... "
Paritekenas konuşmasına devamla: Özgürlük bizim için esastır ve aslında doğamızın gereği vazgeçilmez bir parçamızdır. Bizim özgürlüğümüz aslında İnsanoğluna da iyilik getirir. Bundan korkanların neden korktuğunu çok anlayabilmiş değilim. Ancak şurası hiç unutulmasın özgürlüğümüz bizden, insanlar tersini tercih etmedikleri sürece alınamaz. Bir bakıma birçok fayda da sağlayacak gibi duran bu yapay zeka ve insan beyni makina bağlantılarının nereye gideceği konusunu da bu manada açıkçası merak ediyorum. Bu gün itibariyle insanların inanç ve düşünceleri kendilerinden iki nedenle zaten alınamaz: Birincisi; açıklanmadığı sürece bunların ne olduğunu bilemezsiniz. (Not: Burada bahsedilenlerin gizli saklı düşünceler ve/veya yasadışı eylemlere kaynaklık edebilecek faaliyetlerle hiçbir anlamda ilgisi yoktur. Daha basit olarak insanların ne düşündüğünü bilemeyeceğiniz için düşünce özgürlüğü zaten mevcuttur.) Dolayısıyla "Düşünce Özgürlüğü" dediğinizde herhalde kastınız "İfade Özgürlüğüdür" (Kavram açısından daha uygun durduğu düşüncesindeyim) ki bunu tümüyle destekliyorum. Tabii ki konuların ve özgürlük alanlarının Yapıcı olması arzu edilir ancak bunu belirleyecek olan yine bireylerin kendi tercihleri olacaktır.
Bizim çocukların bir kısmının adı "Diyalektikas"tır. Onlar sıklıkla "Yaşamın diyalektiği -yaşam tercihleriniz ve bunların etkileri- öğretir" derler.(Herakleitos'a saygılarla) Şunu da önemle belirtmek isterim ki: Bize ne kadar çok saldırılırsa o kadar çoğalır ve güçleniriz
Düşünceye düşünceyle, fikre fikirle karşı çıkabilirsiniz. Benzer şekilde, iyilik amaçlı olarak, konuları ne kadar derinden kavrıyorsak o kadar uzun ömürlü oluruz. Kendinizden eminseniz; bırakın insanlar düşünsün, bırakın sorgulasın ve bırakın konuşsunlar. Bundan herkes fayda görür...
İşte bu nedenlerledir ki, Persular'dan ben en çok: Konuşmacı, Yazar, Eğitimci ve Haberci'yi seviyorum. Herhalde söylememe gerek yoktur; Düşünür bizim tarihsel atamızdır.
Konuşmacı/Tercüman Yazar Eğitimci Düşünür
Şimdi Camcosman'ın Dükkanı'na gitmek üzere izninizi istiyorum. Masalcı ona nazikçe teşekkür etti ve el sallayarak uğurladı. Paritekenas Camcosman'ın Dükkanı'na vardığında, O hala Karısına yazdığı şiirle cebelleşiyordu... Devam edecek...